27 Ağustos 2012 Pazartesi

Bülent'in Gecesi


"Asla hakemler hakkında yorum yapmadım, bir ömür boyu süren alışkanlığımı bu salak için bozmayacağım" demişti ünlü menajer Ron Atkinson. Artık nasıl sinir ettiyse maçın hakemi, İngiliz tarzı bir cevap vermişti Atkinson. Hakemleri fazla eleştirmeyelim, destek verelim tamam ama bazen biri çıkıyor, maçın önüne geçiyor, bir çuval inciri berbat ediyor. Bülent Yıldırım o penaltıyı çaldığında işte bunlar geçti aklımdan. 

Dün gece çok güzel bir maç oynandı İnönü stadında. Çok güzel futbol değil, maç. Heyecanıyla, temposuyla, gollerinin oluş biçimleriyle hop oturup hop kaldırmasıyla unutulmayacak maçlar arasına girecekti.  Bülent Yıldırım vermese de o penaltıyı bu maç yine de geçecekti tarihe. Galatasaray'ın sür direk favori olduğu Beşiktaş'a neredeyse hiç şans tanınmadığı bu maçta kazansaydı siyah beyazlılar, 2005'te Kadıköy'de Fenerbahçe’yi 4-3 yendiği maçın bir benzerini yaşatmış olacaktı taraftarına. O maçla birebir aynı demiyorum. Başlangıcı, ilk yarısı inanılmaz benziyor. O yüzden geldi aklıma.

O derbide de Fenerbahçe ilk yarım saat fırtına gibi esmiş, golleri bulan hep Beşiktaş olmuştu. Fenerbahçe yakalasa da Beşiktaş atmaya devam etmişti. Dünkü maçında ilk yarısı aynı böyleydi işte. Daha 20.saniyede umut atsa maçın ne olacağı belli değildi. Melo, süre kazandırdı Beşiktaş'a kendi kalesine atarak. Oyunun kontrolü zaten Galatasaray'da. Öne geçse sarı kırmızılılar B planı yok Samet hocanın, kenarda kalifiye oyuncusu olmadığından.

Şans iste. O gün yanındaysa senin, rakibin ne kadar üstün olursa olsun senden, tutuyor maçı bırakmıyor. Dün Beşiktaş’ın ilk yarıda başına gelen buydu. Galatasaray sağlı sollu geldi, her şeyi yaptı, denedi, olmadı. Galatasaray’ın forvetleri gol kaçırma konusunda, savunması da yeme konusunda cömert olunca gün Beşiktaş’ın günü oldu. Maç sonunda üzülen taraftı siyah beyazlılar kabul ama genel kanının aksine öyle inanılmaz oynamadı Beşiktaş. Çok koştu, çabaladı, ama futbol oynamadı. Zaten beklenti ilki içindi. O yüzden Beşiktaş iyi oynadı demek yanlış.
Siyah beyazlıların özellikle 2.yarı bu kadar üstün oynamasının en önemli nedeni Fatih Terim’in intihar değişikliğiydi. Melo hazır değil kabul ama Amrabat’ın Brezilyalının yerine girmesi daha kabul edilemezdi. Bir de üstüne Hamit’in çıkması orta sahayı tamamıyla Beşiktaş’a verdi. Hamit çok kötüydü ama Melo çıktıktan sonra Selçuk’u o bölgede yalnız bırakmak intihardı. Samet Aybaba’nın da değişiklik hatasını örttü bence Fatih Hoca. Mustafa’nın yerine Batuhan tercihi anlaşılmazdı. Şu an ki fiziğiyle Ronaldo’nun Corinthians günlerini andıran ama bitiriciliği olmayan Batuhan’ın girmesi yanlıştı. Kamp dönemi boyunca göz dolduran, oyuna girdikten sonra da diri olmasıyla beni haklı çıkartan Mehmet Akyüz, Mustafa’nın yerine giren olmalıydı.
Fatih Hoca’nın bu yanlış tercihi Beşiktaş’ı galibiyete götürüyordu ki bir anda gecenin adamı olan Bülent Yıldırım çıktı sahneye. Burak’ın kendini atmasını görmesine rağmen artık kafası nasıl çalışıyorsa yardımcısını bahane ederek çaldı penaltıyı. O pozisyonda kararı verdikten sonra yardımcısından alacağı tek yardım, içeride mi? Dışarıda mı? Olmalıydı. Orada penaltı kararını kendisi vermeliydi. Bence penaltı olmadığını gördü de ama kafasından neler geçirdiyse artık olayı yıktı yardımcının üzerine, çıkmaya çalıştı işin içinden. Erdinç Sezertam’da masum değil. Pozisyon dışarıda, açısı yanlış. Her şey yanlış. Büyük ihtimalle Hilbert’in pozisyonunda kaldı Yıldırım, emin olamadı kendinden verdi penaltıyı. Gecenin kara adamı oldu, bu güzel futbol gecesinin içine etti. Burada kimse Burak Yılmaz’ı suçlamasın. İngiltere’de yaşamıyoruz. Centilmenlik bizim kültürümüzde sadece kadına, çocukluya, yaşlıya öncelik tanımaktır. Futbolda centilmenlik ise bizim gibi Akdeniz ülkelerinde sadece lafta kalır. Burak o pozisyonda atarken kendini hakemin bile bu kadar kötü bir performansı yiyeceğini düşünmemiştir. Orada kafası normal çalışan bir hakem, tereddütsüz verir sarı kartı, bitirir Burak’ı. O yüzden tek hedef Bülent Yıldırım olmalı, Burak değil. Ülkemizde ilk defa büyük takım oyuncusu aldatmıyor hakemi bu tarz bir hareketle. Beşiktaşlısı da, Galatasaraylısı da, Fenerbahçelisi de, Trabzonlusu da herkes yaptı bunu daha önce. Hakem dik duracak cesurca verecek kararı.
Ligin 2.haftasında ne kadar güzel bir futbol gecesi oluyor derken bu karar çıktı. Keyifleri kaçırdı. Beşiktaş çok koştu, fizik olarak iyi, beceriden uzak gözüktü. Galatasaray’ın beceriden yoksun olması zaten imkansız bu kadroyla, fizik olarak kötü gözüktü. Daha çok sular akacak bu haftanın ardından. Galatasaray toparlanır ama Beşiktaş transferin bitmesine günler kala almazsa 2 hücumcu kanat oyuncusu, çok sıkıntı çeker. Mustafa’nın da uzun süre olmayacağını düşünürsek birde forvet lazım şimdi. O yüzden yönetim acele edecek. Zira derbide umut ışığını yaktı Beşiktaş.

Hiç yorum yok: