11 Ağustos 2013 Pazar

Normal Sonuç


Derbi olmasa iki takımda zorlamayacak fazla.
Tamam Süper Kupa ama aynı zamanda sezonun da başı.
Biri iki çok zorlu maçı bir haftada oynamış.
Diğeri çok önem verdiği bir kupada peş peşe zorlu maçlara çıkmış.
İkisi de istediğini almış.
Kayseri’ye gelirken moralli oldukları kadar da yorgunlar.
Fenerbahçe hafta sonu lig, ardından da yine bir zorlu maça, Arsenal karşısına çıkacağı için doğal olarak kadroda rotasyona gitmiş.
Gitmiş ama başroldeki adam yine kaleden çıkmış. Volkan’ın yokluğunda, onu bir saniye bile aratmayan Mert sahnede bu kez. Olağanüstü kurtarışlara imza atarak Galatasaray forvetlerine hayır dedi birçok kez.
Peki Fenerbahçe’nin diğer bölgeleri? Onlar aynı. Değişen bir şey yok. Yine süper bir gol bekleniyor mecburen. Yapacak bir şey de yok. Kadronun yapısı belli. Sarı lacivertliler orta sahasına iyi bir pasör, organizatör almadığı sürece yine tüm sezon süper gollerin, duran topların peşinde koşacak. Şimdi yetmiyormuş gibi birde Emenike katıldı kadroya. Nijeryalı götürecek, atacak, dönecek. Ya da Sow, ya da ikisi götürecek, Webo’ya verecek gol olacak. Bu isimler arasındaki rotasyon nasıl olacak? Bilemiyoruz. İşi çok zor Fenerbahçe’nin. Orta sahada işi bilen bir adamın yokluğunu çok arayacaklar.
Galatasaray ise bıraktığımız gibi. Aynı hırs, aynı mücadele, sürekli golü düşünme. İki takım arasındaki fark bu yüzden normal. Birinin orta sahasında Sneijder ve Selçuk gibi iki organizatör. Diğerinde sıfır.
Aslında fizik olarak Fenerbahçe’nin daha iyi olduğu ortada. Uzatmalarda da bunu gösterdiler. Galatasaray’ın golünden sonra 63’ten beri 10 kişi oynamalarına rağmen fizik güçlerini ortaya koydular. Ama beceri farklı bir olay. Topu koşturan adam daha çok Galatasaray’da.
Sonucu da bu belli etti zaten.
Güçlü bir kadroya sahip olan Fenerbahçe, 11 hatta 12 kişi de oynasa fark etmez. Organizasyon olmadığı sürece kritik maçlarda kaybetmeye mahkumlar. Çünkü iyi niyet bir yere kadar. Takımı yönetecek bir saha içi lideri bulunmazsa, bu kadroya ancak yazık olur.
Galatasaray’ı ligde diğerlerinden ayıran en büyük özellik bu. Kadrosu çok iyi ama daha da önemlisi tamamen kazanmaya odaklanmış bir takım. Bu yüzden zaman zaman sıkıntı yaşıyorlar, oyunu kontrol etmekte de zorlanabiliyorlar ama istedikleri sonucu alıyorlar. Çünkü bir değil 2 lidere sahipler orta sahada. Takım bu yüzden sürekli ileri oynuyor ve genelde kazanıyor.
Daha çok sular akacak bu köprünün altından ama Galatasaray, kritik oyuncularının uzun süreli sakatlıklarıyla boğuşmazsa ya da beklenmedik bir kaos yaşamazsa rakiplerinin bu kadro ve hocasıyla baş etmesi çok zor olur. 

4 Ağustos 2013 Pazar

2013-2014 Sezonuna Başlarken



Kağıttaki isimlere ve ölçü olmayan hazırlık maçlarına bakıp konuşmak kolay değildir sezon öncesinde.  Lig başladıktan sonra birçok etken devreye girebiliyor, olası sakatlık, ceza, büyüklerin Avrupa serüvenleri derken final haftalarına doğru bambaşka senaryolar çıkabiliyor karşımıza. Bu da bir tahmin yazısı zaten. Ahkam kesmek değil.

2 haftadan daha az bir süre kalmışken, son Şampiyon Galatasaray kağıt üzerinde açık favori. Kadrosundaki yıldızları, geride bıraktığımız 2 sezonu zirvede bitirmesi ve en önemlisi bu ligin nasıl oynanması gerektiğini, şartlarını, zorluklarını ve dolayısıyla çözüm yollarını en iyi bilen teknik direktörüyle  sarı kırmızılılar çok ağır basıyor. Eğer ki şampiyonlar liginde ağır bir yara alınmaz ve bol yıldızlı kadrosu Fatih Hoca’ya beklentilerinin dışında sorunlar çıkarmazsa rakiplerine göre çok şanslı bir Galatasaray var.
Sarı Kırmızılıları birçok noktada eleştirebilirsiniz. Kadrodaki bazı isimlerin performansından memnun da kalmayabilirsiniz ama o kadar kazanmaya odaklı bir takım ki Galatasaray,  son 2 yılda ligi zirvede bitirmesinde en önemli özelliği bu oldu.  Bunun yanında yenilmez bir takım değiller. Geçen sezon olduğu gibi yine iniş çıkışlar yaşanabilir çünkü bu kadrosuyla her maçı aynı tempoda oynaması beklenemez.  Aslında her teknik adamın rahatlıkla idare edebileceği isimler değil Fatih Terim’in kadrosu. Tek tek ele aldığında bir yandan iştah kabartan diğer yandan da kontrolü zor gözüken futbolcular var.  Ama rakiplerinin durumuna baktığımızda son 2 yıldaki senaryo tekrarlanacak gibi gözüküyor.

Fenerbahçe ise şu ana kadar ki görüntüsü ile kabuğunu kırmaya çalışıyor ancak Aykut Kocaman öyle bir araba yapmış ki kaporta sağlam ama 120’nin üzerine çıkamıyor. Ersun Yanal da hızı seven bir teknik adam. Bu arabayla yarışı nasıl kazanacak merak etmiyor değilim. Kadronun fizik gücü Türkiye’nin en iyisi ama iş beceriye gelince soru işaretleri başlıyor. Fenerbahçe’deki isimlerin %90’ı kapıyı omzuyla kırıp açan tiplerden ama çilingir de lazım arada. Transferde yine golcülerden bahsediliyor. Cardozo, Emenike hatta ikisi birden ama bir kişi de çıkıp şunu sormuyor: ‘’Tamam bunlar önemli isimler ama asıl sorun gol bölgesinde mi?’’ diye. Fenerbahçe orta sahasına bir benzetme yapılırsa hepsi yardımcı oyuncu. Başrol yok. %100 sorumluluk alıp takımı yönlendirecek bir yıldız yok. Bu olmadan hala golcüden bahsedilmesi bana tuhaf geliyor açıkçası. Orta sahada Meireles, Emre, Alper, Mehmet Topal, Salih ve Cristian var. Bunlardan hiçbiri başrol değil. Mesela Batalla tarzı, oynayan, oynatan ve gol atan biri ya da Batalla’nın kendisi düşünülse daha iyi olmaz mı? Bu takımın acil olarak yaratıcı oyuncu ihtiyacı var. Bu isim alındığında aslında kadrodaki golcülerin ne kadar yeterli ve değerli olduğu da ortaya çıkacak. Eğer mevcut isimlerle yola devam edilip hatta konuşulduğu gibi minimum bir golcü daha alırsa Fenerbahçe, mağlup edilmesi ve kazanması zor bir takım olmaya devam edecektir.

Beşiktaş ise 3 büyükler içinde işi en zor olanı. Yeni teknik adam, ondan da ötesi kadroya şu ana kadar katılan 9 yeni isim. Feda’dan sonra bir kabuk değiştirme daha yaşayacak Beşiktaş. Birde bunlara sezon boyunca iç saha maçlarını iki farklı statta oynayacağını da eklersek,  şampiyonluk 10 haftadır devreden Süper Loto’yu tek başına bulmak gibi olur siyah beyazlılar için. Bilic, kağıt üzerinde doğru bir tercih. Hırvatistan’ın başındayken yaptıklarını bir kulüp takımında başarabilirse Beşiktaş’a çok şey katacak. Bunun için de zamana ve şansa ihtiyacı olduğu aşikar. Beşiktaş bu sezon bende varım demek istiyorsa özellikle ilk haftalarda oynayacağı Trabzon ve Galatasaray maçlarını kazanmak zorunda. Bu karşılaşmalar alınacak puandan çok takımın özgüvenini geri getirmesi açısından çok ama çok önemli. Bu yeni takım ancak böyle hava yakalayabilir. Transferlere baktığımızda ise tuhaflıklar yok değil. Performansına çok inandığım, daha önce neden gönderildiğine anlam veremediğim ama Gaziantep’ten de neden 4,5 milyon TL verilerek alındığını çözemediğim bir Serdar Kurtuluş var. Doğru isim ama çok gereksiz bir harcama. Eneramo keza öyle. Daha taraftarı selamlamadan bıçak altına yattı. Ligin 4.haftasına ancak hazır olacak ve gerekliliği tartışılır. Eneramo kadromda olsunu düşünene kadar Gekas gelse aklına, en kötü +15 yazacak hanene. Tuhaf geliyor o yüzden. Transferlere tek tek başlık açmaya gerek yok ama en çok kafama takılanlar bunlar oldu. O yüzden şansını kestirmek çok zor Beşiktaş’ın.

Trabzonspor’un iyi bir kadrosu var. Tek yapılması gereken çok uzun olan bu listeyi kısaltmaktı. Şu ana kadar da onu iyi yapıyorlar. Yıldız yabancıları da katılacak takıma ama halen bir golcü sıkıntısından bahsetmek lazım. Eğer iyi bir bitirici de alırlarsa bu sezonun adından en çok söz ettiren takımı olabilir Bordo Mavililer. Diğer takımlar için de beklemek lazım. Bursaspor’un da iyi bir kadrosu var, aynı Trabzon gibi. Eskişehirspor’da Ertuğrul Sağlam farkını gösterecek mi? Kayserispor ve Kasımpaşa geçen seneki çıkışlarını sürdürebilecekler mi? Hepsinin cevabını 17 Ağustos’tan itibaren almaya başlayacağız. Umarım zevkli, çekişmeli ve sadece yarıştan bahsedilen bir sezon olur.