30 Ocak 2013 Çarşamba

Varane'ın Gecesi

Real Madrid şöyleydi, Barcelona böyleydi, El Clasico hakkında son 3 senedir aynı şeyleri yazıp duruyoruz. Bu maçla ilgili de yazılacaklar var elbet ama bu gece sahneye bir çocuk çıktı 19 yaşında. Adı Raphael Varane. İmzasını koydu Bernabeu'nun çimlerine. Mecburiyetti onu sahaya çıkaran. Pepe ve Ramos olsa en fazla kulübeden izleyecekti bir El Clasico'yu daha. Ama kader böyle işte. Yeni yıldızlar böyle çıkıyor sahneye. Bir şans geliyor karşına. Sahaya çıkıyorsun, kullanırsan ne ala, kullanamazsan şansın azalıyor fazlasıyla. 19 yaşındaki Varane'ın da bugün bir şansı vardı. Çıktı sahaya. Ronaldo, Messi, Xavi, Mesut, Iniesta, Benzema derken attı imzasını maça.
Mükemmel oynadı 90 dakika. Sadece beraberlik golünü attığı için değildi bu imza. Çizgiden çıkardığı top, yaşlı kurt Carvalho'nun her açığını kapatmasıyla alkışları topladı. Tam tersi olmalıydı aslında diye düşünüyor insan. Carvalho tecrübesiyle toparlamalıydı Varane'ın açıklarını ama tersi oldu. İyi ki de oldu. Ramos'a, Pepe'ye, özellikle Mourinho'yla arasında sorun olduğunu düşündüğümüz Ramos'a çok güzel bir ayar oldu. Varane hata da yapacak. Belki onun yüzünden maçta kaybedecek Real ama bundan güzel bir dönüm noktası olabilir mi?
Ligimizden örnekler, Bülent Korkmaz, Gökhan Gönül ve niceleri böyle çıkmadı mı futbol sahnemize. Böyle büyük maçlarda kabul ettiriyorsun kendini. Taraftarın sana saygısını artıyor. Varane'ın Real Madrid'teki ilk maçı değildi bu. 2011'de geldiğinden bu yana 20'ye yakın maç oynadı ama hiçbirinde bu ışığı gösteremezdi. Bugün El Clasico bir anlamda Lille doğumlu Raphael Varane'ın Real Madrid taraftarına kabul törenine sahne oldu. Fransız Jose Mourinho'nun kadro kurmakta zorlandığı bu günde sahneye çıktı ve kendisine güvenenleri haklı çıkardı. Gerisi artık tamamıyla kendisine kaldı. Ya merdivenleri çıkmaya devam edecek ya da tek maçlık adamlar arasında kalacak. Ama 1.91'lik boyu ve kendisinden beklenmeyecek çabukluğuyla bu 19'luk Fransızın önü açık gibi duruyor.
Maça gelirsek, özellikle bugün bir kez daha belli oldu ki Mourinho'nun Real'i Barcelona'ya karşı nasıl oynaması gerektiğini artık öğrenmiş. Bu açık bir şekilde sahaya da yansıyor. Portekizlinin ilk günlerindeki gibi sadece kapanarak oynamıyorlar. Pozisyon yine veriyorlar, Barcelona yine çok rahat pozisyona giriyor ama asla Real Madrid'i sahasına hapsederek oyuna %100 hakim olamıyor. Bugün özellikle önemli bir testti bunu görmek için. Bu kadar önemli eksiğe, geri dörtlüsü ve kalecisi komple değişik olmasına rağmen yine kafa kafaya oynadılar rakipleriyle. İlk zamanlar Barcelona maçlarında kendi taraftarı tarafından bile ıslıklanan Real Madrid'in yerini yine aynı taraftar tarafından müthiş bir coşkuyla alkışlanan Real Madrid aldı.
Barcelona da artık temkinli. Bugün ideal kadrosuyla sahadaydılar ve Real'e karşı ancak kontra ataklarla pozisyonlar yakaladılar. 2 hatta 3-0 bile kazanabilirlerdi. Ama ilk golü Real Madrid bulsa tersi sonuçta olabilirdi. Tekrar altını çizmek gerekirse El Clasicolar artık tek taraflı oynanmıyor. Kesinlikle ortada geçiyor. İki taraftan biri kazansa bile bir taraf diğerini ezemeyecek gibi gözüküyor. Bu da seyir zevkini, bugün olduğu gibi fazlasıyla arttırıyor. Düşünün son 6 El Clasico'da Barcelona 1, Real Madrid 2 kez kazanırken diğer maçlar berabere bitmiş. Bazı şeylerin değiştiğinin en güzel göstergesi.
Son parantezi de Mesut için açmak gerekiyor. Attığı gollerle sürekli Ronaldo öne çıksa da ve zaman zaman Madrid medyası tarafından acımasızca eleştirilse de Mesut Özil'i tartışmak anlamsız. Topu her ayağına aldığında Real Madrid etkili. Onun ayağından çıkan her pas asist olmasa da tehlike. Son dönemde Real Madrid'in kazandığı maçlarda gol pasları Higuain'den, Di Maria'dan Benzema'dan veya başka birinden geldi gözükse de başlangıç genelde Mesut'tan oluyor. Al da at pası derler ya, Mesut'unkiler al da attır modunda. Zidane'dan sonra gözlerimin pasını silen bu adam formda olduğu sürece Real Madrid kazanmaya hep bir adım yakın olacak. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Hiç yorum yok: