12 Ekim 2012 Cuma

Ders Almıyoruz

Söz konusu futbol olunca tuhaf bir davranış biçimi gelişiyor bizde. Bizden büyük takımlara karşı deli cesaretiyle oynayabiliyoruz. Sonuçta çoğu zaman mağlup oluyoruz ama yenildik, ezilmedik manşetiyle mutlu oluyoruz. Kendimizi galip sayıyoruz, tabelada ne yazdığı önemsiz kalıyor. Sonra karşımıza denk yada bizden aşağı bir takım çıkıyor, tabii bizim bakış açımızdan. 3 puanı yazıyoruz hemen kafamızda. Çünkü bakıyoruz kağıt üstündeki isimlere, oynamadan bitiriyoruz maçı, galip sayıp kendimizi önümüzdeki maçlara bakıyoruz. Üst düzey liglerde ya da ligimizin üst düzey takımlarında oynayan futbolcularımız var ya o yüzden kendimizi çok güçlü, çok iyi takım sanıyoruz. Romanya'ya bu yüzden mağlup olduk işte. Kötü günündeki Hollanda'yı da bu yüzden elimizden kaçırdık. Şampiyonlar Ligi'nde Galatasaray'ın bu sezon başına gelen, son yıllarda Türk futbolunda yaşadığımız dramların en büyük sebebi bu işte. Rakibimize ya çok büyük saygı duyuyoruz ya da hiç saymıyoruz. 2 türlü de sonuçta üzülüyoruz. Bu hastalığımızı nasıl çözeceğiz peki.
Öncelikle alt yapılarda başlayacak bunun çalışması. Küçük yaşlardan itibaren rakibine, durum ne olursa olsun saygı göstermeyi öğreteceksin. Bu aynı zamanda haddini bilmeyi de öğretir futbolcu adaylarına. Oynamadan kazanamazsın olgusu da yerleşir. Bu öğretiyle yetişirse futbolcular ileride hata yapmazlar belki. Şu an tek yapabileceğimiz ise teknik direktörlerimizin yoğun telkinleri. Maç bittikten sonra kameralar önünde sızlanmak değil ama. Öncesinde yapacaksın bu işi.
Bu maçta Romanya, herkesin tahmin ettiği gibi oynadı. Haddini bildi. 11 kişi tek vücut çıktı sahaya, 3 puanı aldı gitti. Romanya, geçmişte milli takımımızla oynadığı maçlara bakıp her türlü puanımı alırım diye havaya girmedi. Girse haksızda değiller hani. Kaç defa yenmişsin Romanya milli takımını ve kulüp takımlarını. 50 defa oynamışsak bu adamlarla galibiyet sayımız çift haneye ulaşmaz. O zaman bu kibir niye? Bu konsantrasyon eksikliği niye? Volkan gibi tecrübeli bir kalecinin bu anlamsız hatasını başka nasıl açıklanır. Bu tip takımları iyi analiz edip, B hatta C planı olacak cebinde. Seninle aynı kalibrede bir takımla hele ki kendi sahanda oynuyorsan bu maçı ölüm kalım meselesi olarak göreceksin. Yoksa kalan maçlarda kapasiten kadar şansına da mahkum kalırsın. Abdullah Avcı topun ağzında. Eleştirilmesi de son derece doğal. Çünkü iyi hazırlanmamış. Şimdi tırmala dur, Macaristan deplasmanında umudunu canlı tutmak için. Kazanmak sadece umudunu canlı tutmaya yarayacak. Kazanamazsak Brezilya'yı evden izleyecek milli takım. Bir türlü ders almıyoruz yaptıklarımızdan, acı veren bu. Kulüp takımlarımızda da milli takımımızda da en büyük sıkıntımız bu.

Selçuk'u Oynatmamak!

Hiç yorum yok: