11 Mayıs 2013 Cumartesi

Elveda İnönü

1983’ün Kasım ayıydı. Rahmetli babam ''seni maça götürüyorum. İnönü stadına gidiyoruz'' dediğinde deliler gibi sevindiğimi bugün bile çok net hatırlıyorum. Babam önce memleketimiz Sakaryaspor’u tutardı, Galatasaray’ı da çok severdi. Ama dayımın sayesinde Beşiktaşlı olan beni elimden tuttuğu gibi Boluspor ile oynanacak maça götürdü. Yerimiz eski açıkta, kapalının hemen yanındaydı. Yıllar boyu stadın her tribününde maçlar izlemiş benim için Eski Açık’ın yeri bu yüzden hep ayrı oldu. Televizyondan hayranlıkla izlediğim futbolcuları o gün canlı görmek gerçekten inanılmazdı. Feyyaz, Sarı Fırtına Metin daha çok gençtiler. O dönemin öne çıkanları Necdet, Fikret, Şekerbegovic benim yıldızlarımdı. Beşiktaş’ın 2-1 kazandığı bu maç, benim İnönü stadına ilk ayak basışımdı.

Sonrasında uzun bir süre maça gidemedim. Daha doğrusu annem salmadı diyelim. ‘’Ne işin var maçta, oğlum bir şey gelir başına’’ diyerek kandırdı durdu beni. Devamında ise tam 10 yıl sonra Ajax maçıyla gittim İnönü’ye. Aman Allah’ım ne kalabalıktı. 2-1’in rövanşında hepimiz umutluyduk. Ajax’ın rüya takım olduğunun farkında değildik. Overmars, Litmanen, Rijkaard, Bergkamp. Yıldızlar gökyüzünden sahaya düşmüştü sanki. 4-0 mağlup olduk ama umurumuzda değildi. Tezahüratlar, şarkılar, kalabalıktan devre arasında bile lavaboya gidememe. Olduğun yerde sıçrayarak izledim maçı. Yerim yine Eski Açık’ta bu kez Numaralı’nın yanındaydı.

1995’te Şampiyonluğu ilan ettiğimiz Gaziantepspor maçını Yeni Açık’ta izledim. Ertuğrul golü attığında kaç sıra uçtum öne hatırlamıyorum. Kaç kişi sırtımdaydı bilmiyorum. Sonraki yıllarda ise Fenerbahçeli, Galatasaraylı arkadaşlarımı da götürdüm yanımda. Hayran kalmışlardı, tribünlerin uyumuna, hep bir ağızdan söylenen şarkılara. Amokachi’nin rüzgar gibi gidişini gördüm. Pascal’ın Dinamo Kiev’e aşırma golü tam önümde olmuştu. Sergen, Adanaspor’a oturduğu yerden gol atarken ters kale arkasında saha içindeydim. Kapalı’nın gücünü sonuna kadar hissettim. Yıldırım Demirören başkan olduktan sonra ise zamanla maça gitme isteğimde azaldı. Ama hemen her dönemde oradaydım. Her gidişimde tüylerim diken diken oldu, gözlerim doldu.

Ve şimdi bugün veda ettik İnönü’ye. Feda tamamdı da veda zormuş gerçekten. Yeni bir stat yapılacak. Modern olacak, çağın gereklerini taşıyacak kabul ama o eski hava olacak mı? Bilemiyorum. İçim buruk. Kulağımda tezahüratlar, şarkılar, besteler. Söylenecek fazla bir şey yok. Elveda İnönü demekten başka.

Hiç yorum yok: