18 Eylül 2012 Salı

4 Haftanın Ardından

Lig başlamadan takımları değerlendirmek zor. Kadrolar belli olmuyor, son dakika transferleri hesapları değiştiriyor, gelen adamların uyum sürecini hesaplayamıyorsun, bir sürü etken. Sağlıklı yorum olmuyor o yüzden. Kağıt üzerinde her takımın kendine göre iyidir kadrosu. Sonuçta kale, savunma, orta saha, forvet hepsinin karşılığı var kağıtta. Ancak bunlar beraber oynayınca anlıyorsun eksikleri, fazlaları. Bu haftaya kadar takımlara şöyle bir bakarsak, sezon öncesi düşüncelerden çok uzak değiliz aslında. Beklentilerin üstüne çıkanlar var, altında kalanlarda. Galatasaray ile başlayalım değerlendirmeye.
Şampiyon olarak girmek sezona büyük avantajdır. Oturmuş kadroda kayıp yoksa, birde lazım olanlar gelmişse teknik adamın keyfine diyecek yoktur. Galatasaray'da ise Şampiyonlar Ligi hesabıyla gelenler listesi kabarık. Normalde bu kadar adam almaz son şampiyonlar. Ujfalusi'nin son saniye golüyle gelen Cris'i bir tarafa koyarsak 5 ilk 11 adamı almış Fatih Hoca. Oynatmaz ayrı ama hazır adam almış. Başka takımda bu kadar çok adam sıkıntı yaratır ama hocanın otoritesi kapatıyor bunu. Sonuçta şablon belli Fatih Hoca'da. Sistem belli. Gelen isimlerde Türkiye ve Galatasaray'a yabancı değiller. Fatih Terim'in mantalitesini de biliyorlar. O yüzden lige giriş çok sıkıntılı olmadı. Olabilirdi, şansta yardım etti ve ediyor Galatasaray'a ama devamlı kazanmayı düşünmek, rakibi ısırmak, kısaltıyor bu süreyi. Türkiye için çok yeterli, Avrupa'da sıkıntı yaşayabilecek bir kadro var hocada. Asla mücadeleyi bırakmazlar bu kesin. Ama beceri yönünden eksik çok. Selçuk, Melo ve Emre Çolak taşıyacak Galatasaray'ı bir üst kademeye. Onlar durursa olmaz. Hamit hazır değil, olursa yukarıdaki kare ası tamamlar. Diğer tüm oyuncular aynı bende. Amrabat çok büyük soru işareti. Antalya maçı kesinlikle ölçü değil. Faslı ayrı bir yazıda geniş paragrafta yer alır, burada çok girmeyeyim. Toparlarsak ligin en büyük favorisidir Galatasaray. Bu sene yaptığı transferler nedeniyle değil. Teknik direktörünün ligde diğer meslektaşlarından çok önde olması ve tabii kadrosunun da belli bir seviyenin üstünde olmasıyla.
Geçen sezonki Fenerbahçe ile bu sezonki arasında tek fark gelen isimlerin kalibresi. Alt alta yazdığında inanılmaz bir liste var. Chelsea, Liverpool, Juventus, Valencia, Beşiktaş. Ama teknik adamın mantalitesinde hiçbir değişiklik yok. Galatasaray ile arasındaki en büyük farkta bu zaten. Kadro olarak ligin en güçlüsü Fenerbahçe'dir tartışmam ama sahada bunu görmek için ne kadar zaman geçecek soru işareti. Daha klasik bir 11'i yok Fenerbahçe'nin. Alex Ferguson gibi bir rotasyon ustası değilsen olmaz böyle. Bırak klasik 11'i, klasik dizilişi de belli değil. Ama bekleyip göreceğiz işte. Aziz Yıldırım güveniyor, takım istiyor, Aykut Kocaman büyük bir destekle devam ediyor. Şampiyonlar Liginden eleniş, Alex sorunu derken sağlıklı bir Fenerbahçe portresi için beklemek şart. Beklerken tren kaçmazsa tabii.
Beşiktaş, beklentilerin biraz üzerinde başladı gibi. Başladı ama deplasmanda ligin en bitik görüntülü ekibi Karabük'ü 3-0 yenmekte "tamam bu takım doğru yolda" için erken. Son Elazığ maçının 2.yarısında duran toplara bile pres yapan bir Beşiktaş vardı sahada. Ama orada da ilk yarı 9 kişi kalabilirlerdi. Bu 2 maç hala ölçü değil benim için. Takımda savaşma, mücadele üst düzeyde. Gordon Milne dönemindeki, "top dışarı çıkmadan sizde durmayın" mantalitesi yerleştirilmeye çalışılıyor belli. Beraber oynadıkça daha iyi olacağına inandığım bu kadronun tabii ki rakiplerine göre bireysel yetenek eksikliği var. Bu da zorluk derecesi yüksek maçlarda Beşiktaş'ın en büyük sıkıntısı olacak. Her şeye rağmen Samet Aybaba'nın bu kısıtlı kadroyla doğruları yaptığını da söylemek lazım. Çoğu teknik adama göre istikrarlı bir 11 ile yola devam ediyor. Şu an için yapacağı başka bir şey de yok gözüküyor.

Trabzonspor'u anlamak gerçekten zor. Şampiyonluk parolasını her sene kullanmalarına rağmen giden oyuncuların haddi hesabı yok. Şenol Güneş'in transfer politikası 3 bilinmeyenli denklem. Ersun Yanal'ın kurduğu takımla iyi yürüdü Şenol Hoca ama gerisini getiremedi. Yönetimle birlikte gidenlere dur denemedi, yerlerine ise çok kötü transferler yapıldı. Bu sezona da başlangıçları parlak değil. Ligde ilk 4'e girerlerse büyük başarı olur, fazlası hayal.
Bursaspor şu ana kadar en beğendiğim takım süper ligde. Ertuğrul Sağlam ne kadar iyi bir teknik adam olduğunu, her sene üstüne koyduğunu gösteriyor. Şampiyon ekibin kağıt üzerindeki temel taşlarını Sir Alex Ferguson tarzıyla gönderip, 2 senesini çöpe atsa da yeni iskeletini kurmayı başardı. Geçen sene gelen Pinto'yla aradığı golcüye kavuşan Sağlam'ın bu senenin transferleri Belluschi ve Tuncay Şanlı ile kadro derinliğini de sağladığını gördük. Hemen herkesin ezbere sayabileceği bir Bursa kadrosu oluşturdu Ertuğrul Hoca. Hollanda'nın en formda takımı Twente'ye tamamen tecrübesizlikten elenen bu kadro 3 gün sonra Galatasaray'a İstanbul'da ecel terleri döktürdü. Bu sezon ligi ilk 3 içinde bitirirse asla şaşırmayacağım Bursa'nın tek handikabı 1-2 kritik adamın uzun süreli sakatlığı olur.

Diğer takımlardan sezon başlangıcıyla dikkatleri çeken, transferde doğru hamleler yapan Kasımpaşa ve Eskişehirspor. İkisi de ligimizin kaliteli teknik adamlarıyla çalışıyorlar. İkisi de hatırı sayılır kadrolara sahipler. Kasımpaşa daha yeni bir takım ama Metin Diyadin farkı hemen ortaya çıkmış. Geçen sezon da Ordu gibi toplama bir takımı kısa sürede bir ekip haline getirmişti, Hector Cuper bu sene ekmeğini yiyor fazlasıyla. Bu sezon da Kasımpaşa'yı rotaya soktu hemen. Eskişehirspor'da bu sezon eksik bölgelerini nokta atışlarla doldurdu ve çok iyi bir ekip haline geldi. Özellikle hücum hattı çok korkutucu. Necati-Kamara forveti çok can yakar. Arkalarında Tello, Erkan Zengin, Alper Potuk gibi oyunu sürekli domine eden orta saha oyuncularına sahipler. Savunmada Servet, Diego, her an hücumda olan Dede. Daha ne olsun. Bu 2 takım da bir aksilik olmazsa ligi üst sıralarda bitireceklerdir.

Orta sıra takımlarını ise tek tek yazmaya gerek yok kalanlardan çıkartın işte. Bunlardan Ordu ve Belediye biraz öne çıkabilir. Diğerleri ise dönem dönem yakaladıkları havayla çıkış gösterebilirler. Ligden düşmesi yüksek ihtimal olanlar ise an itibariyle Karabük ve Akhisar. Eğer bir an evvel kendilerine gelmezler ve devre arasında yerinde takviyeler yapılmazsa işleri zor. Finalde şunu söyleyelim bu bir 4 hafta yazısıdır. Sezon içerisinde Avrupa Kupalarında alınan sonuçlar, sakatlıklar, maç içerisinde yaşananlarla çok sular akabilir köprünün altından. Ama şu an görüntü bu.

1 yorum:

Afili Çocuk dedi ki...

Galatasaray yorumlarının çoğuna katılıyorum.Ama şu hariç:
"Avrupa'da sıkıntı yaşayabilecek bir kadro var hocada" demişsin..
Adamlar hedeflerini ŞL'de gruptan çıkmak olarak belirlemişler.Ve bu kadronun gruptan çıkma ihtimali hayli yüksek.Dolayısıyla herhangi bir sıkıntı söz konusu değil.Bence Galatasaray bu seneki hedeflerini karşılayabilecek düzeyde bir kadroya sahip..